Kısa bir giriş; Merhaba arkadaşlar. Kitabımı her geçen gün bölüm bölüm buradan yayımlayacağım. Umarım ilginizi çeker ve yazılarımı takip edersiniz. Yorumlarınız benim için çok önemli. İyi okumalar.. 



                                                                    GÖLGE

Bölüm 1

 O gün kararlı uyandılar. Artık istediklerinin ne olduğundan eminlerdi. Kahvaltıyı hazırlamıştı. Yıllardır özlemini duyduğu anı yaşamaya o kadar az kalmıştı ki ne giyeceği umurunda bile değildi. Pembe desenli günlük ve rahat bir elbiseyi üzerine geçirip her zamanki yumuşak ses tonuyla ama farklı olarak, heyecanla ve biraz da sesi titreyerek seslendi kocasına;

''Kahvaltı hazır!''

İçeriden bir ses yükseldi;

''Hemen geliyorum''

   Kocasını odadan çıkarmanın ne kadar zor olduğunu biliyordu. Bekledi ve hemen gelmeyeceğini anladığında koridorun sonundaki yatak odasına yöneldi. Hala giyinmemişti. Göz göze geldiler.

"Hala hazırlanmadın mı? Benim kadar heyecanlı olursun sanmıştım" diyerek sitem etti adama.

"Heyecanlıyım. Ben de en az senin kadar heyecanlıyım. Eve dönüşümüzü de iple çekiyorum şimdiden" dedi adam gömleğinin düğmelerini iliklerken.

"Hadi o zaman kahvaltı yapalım ki hemen çıkabilelim" dedi. Eşinin yanağına küçük bir öpücük kondurup ''Randevu saati geldi''.

  Kadın henüz çıkmıştı odadan. Adamın gözü aniden pencereye çarpan kuşa takıldı. Camdaki kanın yavaşça aşağıya süzülüşünü izledi. Yağmurun hafif damlaları bu süzülüşü bozmaya başlamıştı. Kan kayboldu.

   Kadın kahvaltıya başlamıştı. Adam kapıda dikilmiş karısını dikkatle inceliyordu. ''Yıllar geçmesine rağmen hala çok güzel görünüyor'' diyordu kendi kendine. Biraz kilo almıştı ama bunu sadece kendi umursuyordu. Adam onu her haliyle beğeniyordu. Mavi gözleri, uçları yıpranmış olsa da harika görünen bukleli sarı saçları, elmacık kemiklerinin belirgin olduğu o güzel yüzü ve her zaman gülen yüzü.. Bir Viking kadını gibi. Kocasının ardından diri diri cenazesi yapılan, erkeğine sadakatini ölümüyle sunan, kurban edilen İskandinav kadını. Şu anda bekledikleri çocuğunun annesi..

"Hadi otur artık dikildin öylece kapıda"

  Oturdu adam eşinin tam karşısına. Arkasında da oturdukları 118. katın büyüleyici manzarası. Hangisi daha güzeldi? Şehir mi karısı mı? Saçma bir soru olsa da belliydi tabi ki cevabı. 

   Evden çıkma zamanı gelmişti.  Arabalarına binmek üzere terasa yöneldiler. Normal otomobiller son 30 yıldır sadece yük taşıma amacıyla  kullanılıyordu. ''Bu yeni uçan taşıtlar hayatı kolaylaştırıyor, zamanı nasıl kullanacağını senin avuçlarına bırakıyor" der her defasında adam.

   Biraz sonra kentin en büyük Hipermarketi  olan  Dev Asa'ya gelmişlerdi. Yağmurun altında yıkanan büyük asa heykelinin sağına düşen iniş pistine  taşıtı  park edip içeri geçtiler. Kadın heyecandan kocasının elini o kadar sıkmıştı ki adamım canı yanmıştı. 

"Her şey yolunda gidecek" dedi adam suratında hiç bir acı ifadesi olmadan.  

  Yapı, içinde her çeşit ihtiyacı karşılayacak kapasitedeydi. Artık şehir halkının tüm ihtiyaçlarını karşılayacak markaları bir araya getirerek bu yapının altında toplamak ulaşımı kolaylaştırdığı gibi Metropol yerleşiminde de düzeni sağlamıştı.  Kadın ve adam bugün Hastane içerisinde bulunan DNA bölümüne gelmişlerdi.

   Hedeflerine ulaştıklarında bir kadın onları bekliyordu. Daha önce görmüşlerdi o kadını. Randevu saatini ayarlayan asistandı. "Hoş geldiniz. Memnuniyetiniz bizim için önemlidir. Şirketimizin kurallarını yazılı olarak epostanıza yolladık. Buyurun lütfen oturun" diyerek locayı gösterdi.

Adam vitrin mankeni kadar donuk ifadeli, kanı çekilmiş bir robota benzeyen kadına "Teşekkürler" dedi.

  Biraz sonra  doktor da yanlarına geldi. Esmer tenli, uzun boylu ve kusursuz fizikte bir kadındı. İkna edici tavrı fakat sahte bir içtenliği vardı. "Şirketimize göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederiz. Umarım herhangi bir sorun yoktur. Hazır mısınız?" diye sordu.

Adam "Bu işlemlerin herhangi bir yan etkisi var mı? Son kez emin olmak istiyorum" diye sordu.

Kadın "Daha önce de anlattığım gibi, testlerde herhangi bir yan etki görülmedi. İşlem hala deneme aşamasında. Sizlerin gönüllü olması bu işlemi deneme aşamasından çıkaracak ve ebeveyn olmak isteyen herkes kolaylıkla anne-baba olabilecek. Hazırsanız sizi içeri alabiliriz."

   Bu Adam'ı tatmin eden bir cevap olmamıştı. Fakat daha fazla soru sorarak karısının moralini bozmakta istemiyordu. Bunu defalarca konuşmuşlardı.

   Locadan ayrılıp geniş bir koridora girdiler. Koridora uçtan uca beyaz renk hakimdi. Güzel ve hafif bir koku  vardı. Bu koku insanları her şekilde ikna edebilir, istenilen her şeyi yaptırabilirdi. Koridorun sonunda, büyük gri bir kapıya vardılar. Doktor parmak izini okuttu ve kapı açıldı. İçeriden buz gibi bir hava dalgası yüzlerine çarptı. Kadın kocasının koluna sarıldı. Işığın hakimiyetiyle birlikte bu bölümün büyüklüğü de ortaya çıkmıştı. Belki binlerce tüp ve içerilerinde binlerce çocuk vardı. İkisi de donup kalmıştı. Konuşmak bir yana dursun doktorun söylediklerini bile dinleyemiyorlardı. Sonunda doktoru duyabildiler. Doktor: "Şaşırdınız biliyorum ama teknolojinin hızı her geçen gün hepimizi daha fazla şaşırtacak. Bundan emin olabiliriz.''. Kadın ve kocası merakla dinlemeye devam ederken; ''Dünya artık eskisi kadar iyi bir yer değil, bunu siz de biliyorsunuz.  Bu çocuklar da kimsesiz çocuklar. Devletimiz, onların iyiliği için 30 yıl önce onları uyutma kararı aldı. Çocuklar sıvı nitrojen dolu bu tüplere konuldu ve -196 derecede donduruldular. Bu işlemin öncülerinden olan babam, bu teknolojiyi günümüzdeki haline getirdi''. Adam ve kadının gözleri doktorun yakasındaki isime yöneldi. EVA..

Doktor devam etti; "Çocuğunuzun yaşına karar verdiniz mi"?

Kadın; "6 aylık"

Doktor; " Ne güzel hayatını en başından başlatacaksınız. Cinsiyeti?"

Birbirlerine baktılar, aynı anda ve kararlı bir şekilde; "Kız" dediler.

Doktor güldü "Ne hoş. Lütfen işlem odasına geçelim."

Doktorun arkasından sağa doğru ilerleyip başka bir odaya girdiler. İçeride bir masa , 2 tane yatak ve daha önce hiç görmedikleri bir cihaz vardı. Doktor:" Sizden yataklara geçmenizi ve rahatlamanızı isteyeceğim" dedi rapora göz gezdirirken. Adam ve kadın yataklara yattılar. Doktor asistanı genel muayeneleri, prosedürleri yerine getirdi ve sonuçları rapora yazması için doktora söyledi. Hiçbir  sorun yoktu. Sonra  şırınga ile ikisinden birer tüp kan aldı.

"İşleminiz tamamlandı'' dedi asistan.

Kadın; "Bu kadar mıydı yani? Ben daha uzun sürer sanmıştım".

Adam gülümsedi "Anne baba olmak gerçekten kolaymış".

Doktor; "Uyandırma işlemine yeni başladığımız için insanlar bu işleme tereddütle yaklaşıyor. Ama korkulacak hiçbir şey yok gördüğünüz gibi her şey son derece hijyenik ve teknolojik".

   Biraz sonra bir bebek tüp ile birlikte içeri getirildi. Bir cihaza bağlandı. Az önce alınan kanlar da cihaza bağlandıktan sonra doktor çifte yönelip; "Daha önce buraya yazdırdığınız özellikler eklenecek değil mi? Bir değişiklik yok?" diye sordu.

   Çift heyecandan sadece kafa salladılar. Gözlerini bebekten ayıramıyorlardı. Doktor seçilen özellikleri de onaylandıktan sonra ekranda bulunan başlat ikonuna tıkladı ve cihaz çok kısık bir sesle çalışmaya başladı.

"Ne kadar sürecek?" dedi kadın. Tırnaklarını yiyordu ve gözlerini bile kırpmadan bebeğe bakıyordu. Adam bir eliyle kadının omuzlarını sarmış, diğer eliyle de  kollarını ovuşturuyordu. Bu hareketi kadını sakinleştiriyordu. Ama adam da heyecanlıydı aslında. Sadece karısı gibi dışa dönük biri değildi. Her şeyi içinden düşünür ve içinde yaşardı.  Bu huyunu pek sevmezdi karısı. Zaten bebeğin özelliklerinden bu gen silinmişti. Çocuk o konuda anneye benzeyecekti. 

Doktor:"10 dakika içerisinde işlemimiz tamamlanacak".

  Tüplerdeki kan gittikçe azalıyordu. Azaldıkça heyecan artıyor herkes bir an önce bebekteki değişimi görmek istiyordu.  Cihaz bir süre sonra durdu. Artık içeride buz yoktu. İçerideki sıvı nitrojen boşaltıldı ve bebek birden nefes almaya başladı. Çok küçük olduğu için gözlerini açamamıştı. Hala uykuda gibiydi. Tek farkı nefes alıp verişiydi.

Kadın birden doktora bakıp "İyi değil mi? Kötü giden bir şey yok?" dedi telaşlı bir ses tonuyla.

Doktor gülümsedi "Bebeğiniz çok iyi. Şimdi onu tamimiyle uyandırma zamanı" diyerek tüpü açtı ve bebeği kucağına aldı. Odaya giren bebek değildi bu. Gözleri ve yanakları kadına, saçları ve çene yapısı da adama benziyordu.

"Bu bu bir mucize" dedi adam hayran bakışlarıyla kendini tutamayarak. 

Doktor bebeği anneye verdi. "Küçük hanımın adı neydi?"

  Kadın bebeği kucağına alırken gözyaşlarını tutamadı. Yıllardır içinde tuttuğu özlem şimdi kollarının arasındaydı. Ağladığından dolayı akan burnunu çekti ve "Dünya" dedi minik bebeğin kulağına fısıldarcasına. 

Doktor son muayeneleri yaptıktan ve ileri tarihteki muayene günlerini belirledikten sonra evlerine gönderdi yeni bireyleri ile aileyi. Çift çok mutluydu. Bu işleme karşı olan herkesi yanıltmış olmanın gururunu yaşıyorlardı. Ama bilmedikleri çok önemli bir şey vardı.. Yağmurun altında iniş pistine doğru giderlerken hızla akan gri bulutların arasından güneşin umut veren ışığını gördü adam. Ve aniden çakan şimşekle ışık karanlıklara gömüldü.

Yorumlar

  1. Çok begendim devamını bekliyorum. Zevkle okudum ❤️🙏🏽

    YanıtlaSil
  2. Bugüne kadar okuduğum bir çok hikayeden farklı bir anlatım ve olay örgüsü geleceğe yönelik konusuyla mükemmel bir yapıt olmuş tebrik ediyorum ve devamını sabırsızlıkla bekliyorum

    YanıtlaSil
  3. Çok güzeldi teyzecim bende devamını bekliyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Merhaba arkadaşlar. Kitabımın 2. bölümünü de sizlerle paylaşıyorum. İyi okumalar..